AH “SOMA” HİÇ SORMA
- Gülşan Karademir
- 15 May 2014
- 1 dakikada okunur
Hiç sorma, karanlıklar içinde hayatları ısıtmak için çabalamanın ne demek olduğunu…
Hiç sorma, yaşatmak için yaşamın yüzlerce metre altında yaşamaya çalışmayı…
Hiç sorma, çocukların aydınlık geleceği için kara kömürlerle boğuşmayı…
Hiç sorma, bir çocuğun da dediği gibi “anlayamazsınız!”
Ne önemi var sayıların, 200 de olsa 1 de olsa giden can değil mi? Ne fark eder 15 değil de 45 yaşında olsa, ikisi de can değil mi?
Soma’da yaşanan bir kaza değil. Kaza diyenlere hatırlatmak gerek, kaza “İstem dışı veya umulmayan bir olay dolayısıyla bir kimsenin, bir nesnenin veya bir aracın zarara uğraması”(TDK) demek. Ortada bir kaza olabilmesi için yaşanabilecek tüm kötü olayların düşünülüp gerekli önlemlerin alınmış ama buna rağmen insanoğlunun aklına gelemeyecek bir olayın yaşanma gerekirdi. Sanki daha önce maden ocaklarında hiç patlama yaşanmamış gibi olaya kaza diyip vicdanını rahatlatmaya çalışmak boşuna…
Geride kalan analar, babalar, çocuklar, henüz dünyaya gelmemiş hayatlar.. Onlar bundan sonra rahat yaşayamayacaklar. Vicdanlar rahat olamaz, olmamalı, olmasın…Hele bir de sedye kirlenir diye endişelenen saf ve temiz yürekli canların yok olduğunu bildikten sonra… Şimdi dua etmekten ve yardım etmekten, hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı dilemekten ve “Allah sabır versin” demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Kader diyip de geçemiyorum ben. Çünkü biliyorum ki kader denilen olguda bizim secimlerimizin de payı var. Ne olursa olsun sonunda hepimizin kaderinde ölüm var. Doğmak kadar, yaşamak kadar ölüm de bizim kaderimizde var.
Ama hiç sorma, bir insana yardım ederken ölmek de var, bir insan yüzünden ölmek de var…
Hiç sorma, 20 bin liraların arasında yaşayıp ölmek de var, zor şartlarda çalışıp 1.600 lirayla yaşamaya çalışıp da ölmek de var..
Hiç sorma, yani arada çok fark var...
Hiç sorma, bir çocuğun da dediği gibi “anlayamazsınız!”
Ah “Soma” hiç sorma…
Ah “Soma”yı hiç sorma…
Opmerkingen