"At"
- Gülşan Karademir
- 27 May 2014
- 2 dakikada okunur
“Bütün dünya bir sahnedir... Ve bütün erkekler ve kadınlar sadece birer oyuncu... Girerler ve çıkarlar... Bir kişi birçok rolü birden oynar,
…” demiş William Shakespeare yüzyıllar öncesinde… Yüzyıllar da geçse, hayat değişse de insan değişmiyor belli ki.
İçinde bulunduğumuz bu hayat sahnesinde tiyatro da hayata karşı tutulmuş bir ayna. Hayata karşı tutulan birçok ayna var elbette ve bu aynalar her zaman gerçeği göründüğü gibi yansıtmıyor. Olaylar bir oyun yazarının, yani aynayı tutan kişinin hayali ile oluşturulabiliyor.
Örneğin; Özdemir Nutku’nun Türkçeye çevirdiği, Macar yazar Gyula Hay’ın 1960 yılında tamamladığı “At” oyunundaki gibi. At oyununda devletin yönetilemeyişi, verilen kararların halk tarafından sorgulanmadan kabul edilmesi ve sonuçları hayali olaylarla kaleme alınmış. Oyunun isminden de anlaşılacağı gibi en büyük ironi “at”… Oyunda Roma imparatoru Caligula’nın bir atı konsül yapması ve halkın imparatorun bu davranışını hiç sorgulamadan kabul etmelerini, hatta atı insan yerine koyup onu bir kızla evlendirmelerini garip bir şekilde gülerek izliyorsunuz. Oyun bittiğinde ise “gülüyoruz ağlanacak halimize” diyorsunuz içten içe…
At oyunu 24 Mayıs tarihinde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Tiyatro Kulübü tarafından sahnelendi. Uzun bir süredir bu oyunla içli dışlı olan ekip oyunu sindire sindire tekrar sahneye koymanın mutluluğu içerisindeydiler. Farklı bölümler de okumalarına rağmen tiyatronun birleştirici gücüyle bir araya gelerek çalışmalarını sürdüren ekip oyun sonrası, oyun hakkında merak edilenleri cevaplandırmak ve eleştirileri dinlemek için bir toplantı düzenlediler. Ben bir kez daha oyunu sahneledikleri için teşekkürlerimi sunmak ve kendilerini tebrik etmek istiyorum.
Ne var ki alkış seslerini duymaktan başka bir beklentisi olamaya tiyatroya gönül vermiş bu gençler, 1990 yılından beri faaliyette olan ÖKM sahnelerinin kapatılmasıyla karşı karşıya… İstanbul Üniversitesi gibi köklü bir üniversiteye o sahnenin artık küçük geldiğini ve uygun olmadığını düşünsem de, yeni bir sahne inşa edilmeden sahnenin kapatılması taraftarı değilim. Oyun sonrası düzenledikleri toplantıda en büyük sıkıntılarının sahne konusu olduklarını dile getiren gençler, bu sorunun en kısa zamanda çözülmesini istiyor. Umuyorum ki İstanbul Üniversitesi bu duruma en kısa zamanda çözüm bulacaktır. Tiyatroyu ve tiyatroya gönül vermiş öğrencilerini üzmeden bu sorunun üstesinden gelecektir.
Kendimizin ve hayatın farkına varabilmemiz için aynalara ihtiyacımız var. Aynalarımızı kırmayın..!
Comments